İbn Sina

İbn Sina projesi Taşkent’in hızla dönüşen kentsel dokusu içinde, farklı yaşam senaryolarını aynı hatta buluşturan bütüncül bir tasarım yaklaşımıyla geliştirilmiştir. 330.000 m²'lik geniş alan üzerine kurgulanan proje; konut, ticaret ve kamusal boşlukları birbirine bağlayan bir omurga etrafında şekillenmektedir.

Mekânsal organizasyon, yaya hareketiyle paralel biçimde gelişen bir "kentsel koridor" yaratırken, sokak ölçeğindeki deneyimi kentle yeniden ilişkilendiren bir kurgu sunar. Yapı blokları, bu koridorun iki yakasında yer alarak geçirgenlik, kamusal erişim ve mikro iklim gibi meseleleri optimize eder.

Cephe tasarımlarında çağdaş mimarinin yalın diliyle bölgenin iklimsel verileri birleştirilmiş; hacimsel geçişlerle kütle hareketleri dengelenmiştir. Kullandığı doğal tonlar ve doku çeşitliliği ile monolitik bir görünümden uzak duran proje, çevresiyle entegre ve insan ölçeğine duyarlı bir mimari dil önerir.

Projenin en karakteristik yönlerinden biri, farklı fonksiyonların yalnızca bir arada bulunması değil, birbirine “akışkanlıkla bağlanmasıdır.” Ticari alanlardan konutlara, kamusal boşluklardan açık yeşil omurgaya kadar tüm elemanlar, kesintisiz bir mimari deneyim üretmek üzere birbirine entegre edilmiştir. Böylece sadece yapı değil, bir “yaşam hattı” inşa edilmiştir.